top of page
  • adastraperaspera2

Taş Meclisi İnceleme | Jean-Christophe Grangé

Taş Meclisi

Jean-Christophe Grangé 1961 doğumlu Fransız yazar, senarist ve gazetecidir. Sorbonne’da edebiyat yüksek lisansı yaptıktan sonra, gazetecilik eğitimi aldı. Bir süre bağımsız çalıştıktan sonra 1994’te ilk romanı olan Leyleklerin Uçuşu yayımlandı. Benim inceleyeceğim Taş Meclisi ise yazarın üçüncü kitabı olup, Eylül 2000’de ilk baskısını yaptı. Aynı zamanda Leyleklerin Uçuşu ve Ölüler Diyarı yazara imzalatma imkanı bulduğum iki kitabı. Bu yıl kendisiyle tanışıp, kitaplarını imzalatma şansı bulduğum için gerçekten mutluyum ve kendimi çok şanslı hissediyorum. Stéphane Cabel ve Guillaume Nicloux tarafından senaryolaştırılan Taş Meclisi, yine Guillaume Nicloux’un yönetmen koltuğunda olmasıyla sinemaya uyarlandı.



“İnsan hapishaneden her zaman kaçabilir. Ama özgürlükten?”

Sayfa 315



Kitapta olaylar ana karakterimiz Diana Thiberge’in küçükken yaşadığı bir saldırının onu içine kapanık, mesleğine düşkün ve muhteşem dövüşebilen birine çevirmesiyle başlıyor. Bu saldırı sonucunda asla temastan hoşlanmayan Diana, yalnızlığından sıkıldığı ve bu yalnızlığın tüm hayatı boyunca süreceğini bildiği için üvey babasının tavsiyesiyle evlat edinmesiyle olaylar gelişiyor. Evlat edindiği oğlu Lucien’le araba kazası yapmasıyla tüm hayatı yolundan çıkıyor, kendini anlam veremediği ve akla mantığa uymayan bir cinayet dizisinin içerisinde buluyor. Tüm bu cinayetleri çözmeden oğlunun tam olarak güvende olmayacağını düşünen Diane cinayetlerin sır perdesini aralamak için kollarını sıvıyor. Fransa’dan Rusya’ya ve oradan da Moğolistan’a uzanan bu yolculuğunda oğlunun geçmişini keşfeden, mistik güçlerin ve imkansızın varlığını gören, bir dizi cinayeti keşfeden Diane’nın hayatı tamamen değişiyor.



‘’Ne derler bilirsin; bütün mümkün olanlar sıralanıp bir kenara bırakıldıktan sonra , geriye ne kalır? İmkansız olan.’’



Yazarın okuduğum ikinci kitabı olan bu kitap, okuduğum diğer kitabı olan Leyleklerin Uçuşu’ndan farklı olarak fantastik ögeler de içeriyordu. Şamanizm, kutsal ruh, parapsikoloji ve telekinezi gibi ögeleri nükleer füzyon gibi bilimsel ögelerle birleştirerek gerçekten ilginç bir kurgu ortaya çıkartıyor. Bu muhteşem kurgu Grangé’in harika cümleleriyle harmanlanıyor ve ortaya gerçekten harika bir iş çıkıyor bence, ben kitabı gerçekten sürükleyici buldum. Kitabı hiç elimden bırakasım gelmedi ki Grangé’in okuduğum önceki kitabı da böyleydi. Muhteşem kurgusu, dedektifliği ve akışkanlığıyla okurken bana en çok zevk veren türde yazıyor diyebilirim Grangé için.



“Işık kümeleri göründü: zenginliklerini hazine dolu mağaralar gibi gösteren parlak vitrinler. Reklam sloganları tüketim çağrılarını yayıyordu. Tüm kent neona ve floresana boğulmuş gibiydi. Bu elektrik çılgınlığı, her geçen gün biraz dağa ilerleyen kapitalizmin geceleri göz kırpmasına benziyordu. Moskovalıların çoğu yiyecek bir şey bulamasa da, ekonomi ve kısıtlama çağının geride kaldığını kanıtlayan bir çeşit zorunlu masraf, dayatılmış israf.”

Sayfa 256



Kitabın Künyesi

Orijinal Adı: Le Concile de Pierre

Türkçe Adı: Taş Meclisi

Yazar: Jean-Christophe Grangé

Sayfa Sayısı: 425

Yayınevi: Doğan Kitap, 17. Baskı, Nisan 2005, İstanbul







Kaynakça

101 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Belgariad Serisi İnceleme|David Eddings

“Hayali zaferlerde risk yoktur; konuşmanın iki tarafı da sizin hayallerinizden geliyorsa, düşmanla karşılaşmalarınız hep zaferle biter.“ Belgariad serisinin kitaplarını tek tek incelemek yerine toptan

bottom of page