top of page
  • adastraperaspera2

Melekler ve Şeytanlar İnceleme | Dan Brown


Melekler ve Şeytanlar



“Bazen gerçeği bulmak için dağları yerinden oynatmak gerekir.”


"Örgütlenmiş her dinde gerçekten orijinal olan çok az şey vardır. Dinler, sıfırdan doğmazlar. Birbirlerinden beslenirler. Modern din bir kolajdır. İnsanın Tanrı'yı anlama araştırmasının özümsenmiş bir tarihsel kaydıdır.”


Dan Brown okumayı o kadar özlemiştim ki, bu kitap şu karantina günlerinde o kadar iyi geldi ki… Bu kitap aslında Robert Langdon serisinin ilk kitabı olmasına rağmen benim seriden okuduğum dördüncü kitap. Normalde serileri düzgün okumaya çok takıntılı olsam da, şans eseri Cehennem kitabını okuyarak başladım Dan Brown okumaya ve sonra elime hangi kitabı geldiyse okumaya devam etmemle oldukça karışık bir durum oldu. Bu kitabı da serinin okuduğum diğer kitapları gibi heyecan doluydu ve aşırı sürükleyiciydi. Yine bilim ve din çatışması okuyacağımız bu eserde, babasının Başkanlık Ödülü almış bir matematik profesörü annesinin ise ilahiyat müzisyeni olduğunu düşünürsek Dan Brown’ın zaten din ve bilim çatışmasında büyüdüğünü görürüz, kitapları da kendisini en rahat hissettiği konuların etrafında şekilleniyor. Eski gizli örgütleri, sanat tarihi ve sembolojiyi polisiye bir macera romanına çeviren Dan Brown’a gerçekten bayılıyorum.



“Sırlar artık gücümüzün yetmediği bir güç.”



Kahramanımız Robert’ın yine bir telefon almasıyla olayların içine giriyoruz. Bu sefer telefon CERN direktörü Maximilian Kohler’den geliyor. En önemli fizikçilerinden biri Leonardo Vetra oldukça cani bir ölüme kurban gidiyor. Öldürülmeden önce yapay bir Büyük Patlama yaratarak karşı maddeyi bulan fizikçi aynı zamanda bir rahipti ve bu buluş için uğraşmasındaki en önemli etken bilim ve dinin düşman değil, aynı şeyi açıklamaya çalışan iki paralel yol olduğunu göstermekti. Harvard’da dini ikonoloji ve semboloji profesörü olan Langdon’ın bu maceraya dahil olmasının sebebi ise, cesedin bir ambigramla dağlanması. İlluminati ambigramı. Langdon’a bu serüveninde her zamanki gibi çekici bir kadın eşlik ediyor, Vetra’nın evlatlık kızı Vittoria Vetra. Kendisi de babası gibi CERN’de çalışan bilim insanı olan Vittoria babasına karşı madde buluşunda yardım ettiği için Langdon ile bu serüvene atlıyor.



“Hepimiz bizlerden daha büyük olan gerçeği arıyoruz.”



“Tanrı göklerden aşağı bakarken, itaat göstermezsek bizi bir ateş çukuruna atmakla tehdit eden, her şeye kadir bir otorite değil. Tanrı sinir sistemimizin nevron birleşimlerinde ve kalplerimizde akan enerjidir! Her şeyin içinde Tanrı vardır!"



Langdon, yıllar önce yok olduğu düşünülen bu örgütün bir anda, çok önemli bir fizikçinin dini ve bilimi birleştirecek bir buluş yapmasıyla ortaya çıkması, onu vahşice öldürmesini anlamaya çalışırken Vittoria’nın gelip önemli miktarda karşı maddenin çalındığını söylemesiyle daha büyük bir çıkmaza giriyor. Kohler’a gelen bir telefonla karşı maddenin Papalık seçiminin olduğu gün Vatikan’da bir yerlerde saklandığını ve pili bitmeden onu bulmak için yirmi dört saatten daha az bir vakitleri olduğunu öğreniyorlar. Pili bittiği an patlayacak olan karşı madde, küçük bir ülke olan Vatikan’ı yok etmeye yeter de artar.



“Yıldızların altına yattığınız zaman ilahi bir güç olduğunu hisseder misiniz?”



“Her birimiz Tanrı'yı farklı yollarla ararız.”



Vatikan’da ise yolculuğumuz diğer Dan Brown eserleri gibi muhteşem sanat eserleri içinde şifreleri çözüp yolu bulmaya çalışarak geçiyor tabi ki. Da Vinci’nin Şifresi’ni okuyup sevdiyseniz bu kitabı sevmeme ihtimaliniz yok denebilir. İki kitabın oldukça fazla ortak noktası var, Vatikan Şehri’nin yok edilme tehlikesiyle yüz yüze olması, tehlikeli bir katil, sırlarla dolu birçok sanat eseri, gizlenmiş şifreler ve daha çoğu olduğuna eminim ama Da Vinci’nin Şifresi’ni yıllar önce okuduğum için çok fazla hatırlamıyorum.



"Kilise artık bilim adamlarını yakmıyor olabilir, ama saltanatlarını bilime devrettiklerini düşünüyorsanız, ülkenizdeki okulların yarısında neden evrimin öğretilmesine izin verilmediğini kendinize sorun... Savaş meydanlarından toplantı salonlarına taşındı ama hala sürüyor."

“Umarsızlık ölümdür. Karanlık olmadan ışık olmaz. Kötülük olmazsa, iyilik olmaz. Onlara seçim yaptır. Karanlık ya da aydınlık. Korku nerede? Kahramanlar nerede? Şimdi değilse, ne zaman?“

Biraz spoiler verecek olursak, Vatikan’a vardıklarında en önemli dört Preferiti’nin kaçırıldığını ve karşı maddenin patlamasından önce her saat başı birinin İlluminati için oldukça önemli olan dört kilisesinde öldürüleceğini öğreniyorlar, 1668’de kilise tarafından dağlanarak öldürülen, bilim insanlarının İlluminati’ye katılmaması için göz dağı vermek amacıyla meydanlarda sergilenen dört bilim insanına ithafen, tarihte La Purga olayı olarak bilinen zalim infazın intikamı. Dört kardinal, dört önemli kiliside ve her kilise bilime atıfta bulunan dört element temasında. Hava, su, ateş ve toprak. Bu kiliseler bir zamanlar İlluminati’nin toplanma yeri olan Aydınlanma Kilisesi’ne giden yolu gösteren işaretlerle dolu Bernini eserlerini içeriyorlar. Profesörümüz bu simgeleri çözmeye çalışarak kardinallerin öldürülmesine engel olmak için çabalayacak. O çabalarken ben nefesimi tutarak okudum, gerçekten en heyecanlı Dan Brown kitabı olabilir, henüz Başlangıç’ı okumadığım için kesin bir yorum yapamıyorum, ilerleyen bir dönemde tüm seriyi baştan sona düzgün sıralamayla okuyup bloga yazmak istiyorum. O zamana kadar en heyecanlısı hangisi seçmeyeceğim.



“Bunlar, insanoğlunun en büyük zaafının sonuçlarıydı. Kanıta olan ihtiyacının. Mucizeler, doğru olmalarını istediğimiz için hepimizin sıkıca sarıldığı hikâyelerden başka bir şey değildi.”

Sanat eserlerine gizlenmiş birçok dini semboloji, sanat tarihi, gizli odalar, saklanmış mesajlar, birbirinden güzel sanat eserleri, kiliseler arasında kaybolduğumuz harika bir yolculuktu bu kitap benim için. Hiç ilgisi olmayan bir insanın bile o eserleri görmek için kanını kaynatır ki Rönesans ve heykel aşığı bir insan olduğum için Vatikan’a bayılıyorum. Gidip görme fırsatı yakalamayı çok isterim.

“Gezegen bir organizmadır. Her birimiz farklı amaçlara sahip hücreleriz. Üstelik iç içe geçmiş durumdayız. Birbirimize hizmet ediyoruz. Bütüne hizmet ediyoruz.”

“Yeni Tanrı bilimdir. Tıp, elektronik haberleşme, uzay yolculuğu, genetik mühendislik... artık çocuklarımıza anlattığımız mucizeler bunlar. Bilimin bize cevap vereceğini kanıtlayan mucizeler bunlar. Günahlardan doğuştan arınmışların, yanan çalıların ve ikiye ayrılan denizlerin eski hikâyelerine artık inanılmıyor. Tanrı'nın modası geçti. Savaşı bilim kazandı.“




Kitabın Künyesi


Kitabın Adı: Melekler ve Şeytanlar

Yazar: Dan Brown

Baskı tarihi: Nisan 2004

Sayfa sayısı: 576

Orijinal adı: Angels and Demons

Yayınevi: Altın Kitaplar

181 görüntüleme1 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Belgariad Serisi İnceleme|David Eddings

“Hayali zaferlerde risk yoktur; konuşmanın iki tarafı da sizin hayallerinizden geliyorsa, düşmanla karşılaşmalarınız hep zaferle biter.“ Belgariad serisinin kitaplarını tek tek incelemek yerine toptan

bottom of page