top of page
Ara
  • adastraperaspera2

Limonlu Pastanın Sıradışı Hüznü İnceleme | Aimee Bender



Yemek medyumu olmak ister miydiniz? Aynen aynen, basbaya medyumluktan bahsediyorum, yemek kelimesi aklınızı karıştırmasın lütfen! Şöyle ki bir yemek yediğinizi hayal edin, ettiniz mi? Güzel, sonra bu yemeği yerken yemeği yapanın, yemekteki sebzeleri toplayanın, paketleyenin, taşıyanın yani kısacası bi şekilde o malzemelere dokunmuş, onlarla yolu kesişmiş herkesin duygularını anladığınızı düşünün. İşte bunu ister miydiniz? Sizce de kulağa yetenekten daha çok lanet gibi gelmiyor mu?



Rose, bu ilginç ‘yemeklerden tat alma’ yeteneğine sahip ana karakterimiz oluyor. Birlikte onun yeteneğini keşfediyoruz önce. Annesinin yaptığı doğum günü pastasını yerken tadında bir tuhaflık olduğunu seziyor ve o günden sonra hayatı asla normale yakın olmuyor. Bir süre yediği yemekler yüzünden histeri krizleri yaşasa da daha sonra en azından normalmiş gibi yapabiliyor.


Rose’un oldukça tuhaf bir ailesi var diyebiliriz. Sessiz, babalıkla pek alakası olmayan bir baba, nadiren konuşan, çoğunlukla odasında ‘bilim’ çalışan bir ağabey, Joseph, sürekli yeni şeyler denemeyi seven, mutlu rolünü üstlenmiş bir anne ve yemek medyumu Rose. Bir de Joseph'in arkadaşı George var.


Rose, sahip olduğu yeteneğiyle, en çok yemeğini yediği insanın, annesinin her şeyini öğrenmek zorunda kalıyor bir süre sonra. Kendini otomat yiyecekleriyle beslemeyi tercih etse de bunu sürekli yapamıyor tabi ki. bu yemeklerde öğrendiği annesinin ikinci hayatı ona yıllar boyu yük oluyor.


Rose, annesinin ikinci hayatı, babasının uzak geçmişi el üstünde tutması ve ailenin kopma noktası olan sürekli kaybolan ağabeyi Joseph ile melankoli dolu bir hayat sürüyor. Ve aslında ailedeki tek tuhaf yetenekli insan olmadığını keşfediyor.


Bu kitap okuduğum en ilginç kitaplar arasında yer aldı diyebilirim. Bunun nedenlerini sıralayacak olursam, kitabın oldukça melankolik bir havası vardı ama bana asla öyle gelmedi ve okurken daralıyormuş gibi değil de daha merakla okudum. Ki bu oldukça tuhaf benim için çünkü ben değil melankolik hava, buna yaklaşsa daralan ve okumayı eziyet gibi devam ettiren bir insanım. İkinci olarak, çok ilginç bir konu fakat cidden rezil bir yazı şekli veya çeviri bilemiyorum, konuşmaları ayıran bir şey yoktu.Bunu sevmedim ben. Ve son olarak, Joseph bana bir arkadaşımı anımsattı. Bu da benim için kitabı ilginç yapan şeylerden biriydi. Keşke ikinci kitabı olsa çünkü Joseph ve Rose’un hikayesinin böyle ‘açık’ bitmesini sevmedim. Bu hikaye sırasında ziya olan Rose ve George ise bana cidden saçmalık gibi geldi. Kitap bana gerçek olaylar havası verdiği için sanırım bu konuyu taktım biraz. Bi yerlerde Rose’nin hala George’yi düşünerek, ailesinin yükünü tek başına omuzlanmış bir şekilde yaşıyor olmasını istemiyorum. Kütüphanede denk gelip aldığım bir kitap olsa da en yakın zamanda kendi kütüphaneme ekleyeceğim. Gerçekten zevkle okudum ben bu kitabı. Neden bu kadar zevk aldığımı da bilmiyorum gerçi ama bu kitaptan benden başka bu kadar zevk alan var mı çok merak ediyorum. En kısa zamanda, yani elimdeki kitapları biraz daha eritip, yazarın diğer kitaplarına da göz atmayı istiyorum. Tabi içimden genel olarak geçirdiğim, bir devam kitabı.


Kitabın Künyesi

Adı: Limonlu Pastanın Sıradışı Hüznü

Yazar: Aimee Bender

Baskı tarihi: 2013

Sayfa sayısı: 280

Format: Karton kapak

ISBN: 9750716034

Çeviri: Suat Ertüzün

Yayınevi: Can Yayınları


24 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Kızıl Nehirler İnceleme|Jean-Christophe Grangé

Selamlar herkese! Burada yine bir Jean-Christophe Grangé kitabı üzerine konuşmak için toplandık. Yazarın okuyup da beğenmediğim bir kitabı olmadığı sır değil artık. Grangé’nin kalemi dokunsa bile birç

Belgariad Serisi Ä°nceleme|David Eddings

“Hayali zaferlerde risk yoktur; konuşmanın iki tarafı da sizin hayallerinizden geliyorsa, düşmanla karşılaşmalarınız hep zaferle biter.“ Belgariad serisinin kitaplarını tek tek incelemek yerine toptan

bottom of page