top of page
  • adastraperaspera2

Hobbit İnceleme | J.R.R. Tolkien

Hobbit





RUHUNUZDA SAKLI OLAN TOOK’U KEŞFEDİN


Bu incelemem Tolkien üstadın Yüzüklerin Efendisi serisine giriş kitabı olarak değerlendirebileceğimiz masal kitabı Hobbit hakkında.  İlk olarak 1937 yılında Allen&Ulwin Yayınevi’nin yayımladığı Hobbit kitabı, birçok insan tarafından acımasızca eleştiriliyor, başarısız bulunuyor hatta yayınevinin sahibine dahi deli demeye kadar gidiyor. Bu günlerde üstadımızın en büyük destekçisi Narnia Günlükleri’nin de yaratıcısı olan C.S. Lewis olmuş. Kendisiyle ortak noktam ise ikimiz de Hobbit için inceleme yazdık her ne kadar karşılaştırmak mümkün dahi olmasa da. Diğer üstadımızın incelemesini de aşağıya bırakacağım, ilgilenenleri mutlu edecek bir inceleme bence.


Yukarıda da dediğim gibi Hobbit bir masal kitabı, insanı farklı bir evrene sokan, oldukça akıcı, basit bir dille anlatılmış bittiğinde düşünmenizi durduramadığınız çok güzel bir masal kitabı hem de. Kitapta Yüzüklerin Efendisi üçlemesinde olduğu gibi bir karmaşa veya kaos ortamı yok bence, Felaketlerin En Büyüğü ve Başı Heybetli Smaug’a rağmen. Bu incelememi kitabı 4. okuyuşumda yazıyorum, bir yandan da daha sonra incelemesini paylaşacağım Hobbit ve Felsefe isimli güzel bir başka kitap okuyorum. Bu incelememi yazarken benim için muhteşem bir kaynak olduğunu söyleyebilirim. Tolkien sevdalılarına kesinlikle öneririm.


Yüzüklerin Efendisi’nde olduğu gibi, Hobbit’te de karakterimizin olgunlaşmasını, gelişmesini okuyoruz. Büyücümüz, o sıralar gri olan Gandalf’ın da dediği gibi, “Sende bir haller var! Eski hobbit değilsin.” Hobbit’te Bilbo’nun kendisini daha geniş bir yelpazeyle tanımasını, deneyimlerinin onu olgunlaştırmasını, içindeki Took’u çıkarmasını okuyoruz. İzin verin daha derinlemesine anlatayım.


Büyük kişilik dönüşümleri -kitapta Bilbo’da olduğu gibi- yavaş yavaş, gözlenebilir bir şekilde gerçekleşebileceği gibi, bir anda oldukça hızlı bir şekilde de gerçekleşebilir. Kişinin yaşadığı kötü bir olay, örneğin sevdiğin birini kaybetmek, trafik kazası geçirmek gibi nedenler buna sebep olabilir.



Kitabın başında annesinin çeyizine, kendi mendillerine değer veren, konforuna aşırı düşkün ve tek korkusu öğün atlamak olan Bilbo’nun örümcekleri pusuya düşüren, Thranduil’in sarayından 13 cüceyi kaçıran veya savaşı engellemek için dostu Thorin’den Arkenstone’u çalan, kendi deyimiyle ‘dürüst bir hırsız’ oluyor. Bilbo’nun içindeki Took’u uyandıran bu serüven oldukça uzun sürüyor. Shire’dan The Lonely Mountain’a kadar uzanan müthiş bir serüven. Ayrıca bu dürüst hırsızımız olmasaydı, güç yüzüğümüzü nasıl bulabilirdik ki?


“Derken içinde Tookça bir şey uyandı ve gidip ulu dağları görmek, çam ağaçlarıyla çavlananların sesini duymak, mağaralarda keşfe çıkmak ve baston yerine kılıç taşımak istedi.”

Sf 27


İşte böyle Baggins kimliğinin yanı sıra Took olduğunun bilincine varmıştı.


Yeni Bilbo dünyayı görmüş, Hobbit çıkınından çıkmış bir dünya vatandaşı oluyor. Elflerle arkadaş olmuş, goblin öldürmüş küçük bir Hobbit olarak çıkıyor karışımıza ve gerçekten de eski Hobbit değil artık. Yeni Hobbitimiz, diğer toplulukların bilincine varmış, kendine özgü dilleri, kültürleri olduğunu keşfetmiş ve sadece kendimiz, ailemiz ve komşularımız dışında tüm dünyaya karşı sorumluluklarımız olduğunu keşfeden, Orta Dünya’nın özgür birçok halkından arkadaş edinmiş dünya vatandaşı bir Hobbittir.


Her ne kadar yolculuk boyunca cücelerle fikir ayrılıklarına düşmüş olsa bile, onların dostluğunda bu bir etken değildir. Çünkü dost olurken önemli olan tartışmalarda aynı şeyleri savunmak değil, birlikte zorluklara göğüs gerebilmek, birbirine saygı duymaktır. Nitekim bu tartışmalar hiçbir zaman Bilbo’nun evini özlemesi , kitaplarına düşkünlüğü veya cücelerin altın, mithril sevgileri yüzünden dağ altında yaşamaları olmamıştır. Birbirlerinin farklılıklarına her zaman saygı duydular. Smaug’a baktığımızda veya orklara ya da goblinlere ve ileri tarihlerde Sauron’a, onların farklılıklara saygı duymadığını hatta tahammül edemediklerini görüyoruz.


Yavaş yavaş incelememi toplamaya başlarsam eğer; bu güzel kitap 13 cüce ve bir buçukluğu anlatıyor bize. Gri Gandalf’ın bir araya getirdiği bu 14 kişi Thorin Oakenshield ve Kafilesini oluşturuyor. Yüzüklerin Efendisi’nden bildiğimiz birçok karakteri de görüyoruz kitabımızda. Bu kafilenin amacı yıllar önce ejderha Smaug tarafından ele geçirilmiş cücemiz Thorin’in evi ve krallığı olan Erebor’u geri almak. Başta küçük hırsızımız Bilbo’ya hiç güvenmeselerde, ki bunu belli etmekten hiç çekinmediler daha sonra Shire’lı Bilbo’muzun onları birkaç kez ölümden kurtarmasıyla ona çok büyük bir saygı beslemeye başladılar, her adımlarından önce ona danıştılar. Bilbo dile getirilmemiş liderleri gibiydi artık. Dağı tabi ki başarıyla ele geçiriyorlar, ama asıl sorun bundan sonra kendini gösteriyor diyebiliriz bence. 


Benim en sevdiğim yazar olan Tolkien’in tüm kitapları benim için okumaya değer, bu kitap Yüzüklerin Efendisi gibi karmaşık olmasa bile benim için onun kadar güzel. Tolkien herkesin hayatında en az bir kere okuması gereken önemli bir yazar. Bana göre, herkes en azından bir kere kendisini Orta Dünya’da yaşıyormuş gibi hissetmeli. Yemeğe düşkün bir Hobbit olabilirsiniz, eğlenmeyi bilen bir cüce veya ölümsüz bir hayatla ödüllendirilmiş Eru Ilúvatar’ın çocuklarından elf ya da yine Eru Ilúvatar’ın ölümlü çocuklarından insan. Bence herkes bu evrende kendine bir yer bulabilir, Namárië mellon nin.


Kitabın Künyesi:

Kitabın Adı: Hobbit

Kitabın Yazarı: J.R.R. Tolkien

Sayfa Sayısı: 425

Yayınevi: İthaki Yayınları, 10. Baskı, Mart 2017, İstanbul



Kaynaklar:

1. Gregory Bassham, Eric Bronson, William Irwin, Hobbit ve Felsefe, İthaki Yayınları, 1. Baskı, 2012

  2. https://kayiprihtim.com/dosya/c-s-lewis-hobbit-incelemesi/

108 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Belgariad Serisi İnceleme|David Eddings

“Hayali zaferlerde risk yoktur; konuşmanın iki tarafı da sizin hayallerinizden geliyorsa, düşmanla karşılaşmalarınız hep zaferle biter.“ Belgariad serisinin kitaplarını tek tek incelemek yerine toptan

bottom of page